GENEL BAŞKANDAN

YIL 2025: MEMUR VE EMEKLİNİN EKONOMİ İLE SINAVI

Değerli Arkadaşlarım;

Bugün sizlerle, gün geçtikçe fakirleşen ve alım gücü kayıpları nedeniyle ihtiyaçlarını karşılayamayan memurlar ile açlık ile mücadele eden emeklilerimizin ekonomik durumu üzerinde değerlendirmeler yapmak istiyorum.

Değerli Arkadaşlarım;

Alım gücünün yüksek olduğu toplumların huzur ve refah seviyesi de aynı oranda yüksek olur. Bizdeki duruma bir bakalım.

Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet YILMAZ, 01 Eylül 2025 tarihinde yılın ikinci çeyreğine ilişkin büyüme verileri ile ilgili yaptığı açıklamada; “Türkiye ekonomisinin yılın ikinci çeyreğinde %4,8 ile beklentilerin üzerinde büyüdüğünü, ülkemizin yüksek gelirli ülkeler grubuna gireceğinin tahmin edildiğini, 2024 yılı kişi başına düşen milli gelirin 15.325 dolar seviyesinde gerçekleştiğini, 2025 yılı ikinci çeyrek itibarıyla yıllıklandırılmış kişi başı milli gelirin ise yaklaşık 17.000 Dolar seviyelerine yaklaştığını” ifade etmişti.

Bu veriler çerçevesinde ülkemiz ekonomisi büyüyor, milli gelirimiz artıyor.

Birde konuya memur ve emekli cephesinden bakalım.

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı haftalık durum raporuna göre; ortalama memur maaşı 56.774 TL, ortalama emekli sandığı emeklisi maaşı ise 23.755 TL. olarak gösteriliyor.

Aynı şekilde, resmi olarak dönemler halinde açıklanan son üç yılın Gayri Safi Yurtiçi Hasılasındaki büyüme oranları esas alındığında, 2025 yılı ilk altı aylık dönemi dahil %19,92 olarak ortaya çıkıyor.

Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet YILMAZ’ın açıklamasına göre, yıllık 17.000 Dolar kişi başı gelir dört kişilik bir aile için toplam 68.000 Dolar yani yıllık toplam 2.834.920 TL, aylık toplam 236.243 TL olarak hesaplanıyor.

Bu açıklama çerçevesinde sorarım, 56.774 TL ortalama aylık alan bir memurun, milli gelir payından kalan aylık 179.469 TL’si nerededir? Ya da neden aylık 179.469 TL eksik ücret almaktadır?

Değerli Arkadaşlarım;

Devlet Memurları Konfederasyonu ARGE Birimi tespitlerine göre; Türkiye geneli dört kişilik bir ailenin Eylül 2025 ayı açlık sınırı (sadece gıda) 30.102 TL, yoksulluk sınırı (gıda, giyim, ulaşım, kira, eğitim) 91.304 TL, insani yaşam endeksi (gıda, giyim, ulaşım, kira, eğitim, tatil ve sosyal ihtiyaçlar dahil) ise 123.900 TL olarak belirlemiş durumda.

Bu verilere göre;

Bir: ülke büyüyor, memur ve emekli büyümediği gibi giderek fakirleşiyor.

İki: Memur yoksullukla, emekli açlıkla boğuşuyor.

Üç: Memur ve emeklinin yıllık kazancı, ekonomik büyüme ve gerçek enflasyon ile eşdeğer büyümediği için sürekli alım gücü kaybı yaşanıyor.

Dört: Alım gücünün düşmesi, toplumdaki refahı bozar. Refahın bozulması huzursuzluk yaratır.

Sonuç olarak; 236.243 TL yerine 56.774 TL ortalama aylık gelir elde edersen; gerçek enflasyon altında ezilir, geçinemezsin. İhtiyaçlarını gideremez, kiranı ödeyemez, tatile gidemezsin. Tasarruf yapamaz, ev ve araba alamazsın. Hatta çocuklarına sünnet, nişan ya da düğün dahi yapamazsın.

Öyle bir itibar kaybına uğrarsın ki; ödeyemezsin diye kiralık ev ve kredi vermezler, kefilliğini kabul etmezler.

Gerçekten çok yazık. Devletin memuru ve emeklisi içler acısı durumda.

Sorumlular mı? İş memur emekliye gelince gözleri kör, kulakları sağır, dilleri lal.

İşte hayatın gerçeği de bu Değerli Arkadaşlarım.

O halde, artık şapkayı önünüze koymalısınız. 14 yılda sekiz dönem halinde yapılan toplu sözleşmelere katılan yetkili konfederasyon ve sendikalardan hesap sormalı, desteğinizi kesmeli, vebali üstlenmemelisiniz.

Etrafınızı saran siyasallaşmış sendika fanusunun dışına çıkmalı, etrafa bakmalı, gerçek hak savunucusu Devlet Memurları Konfederasyonu, Devlet Memurları Sendikası ve paydaş sendikalarını araştırmalı ve destek olmalı, hakkın ve hukukun yanında yer almalısınız.

Devlet Memurları Konfederasyonu, Devlet Memurları Sendikası ve paydaş sendikaları olarak sadece bir dönem için yetki istiyoruz. Birlikte mücadele edelim, kaybedilen alım gücü ve toplumsal itibarımızı nasıl geri alıyoruz hep birlikte gösterelim.

Biz başaralım, herkes kazansın.

Tuncay CENGİZ
Devlet Memurları Sendikası Genel Başkanı
Devlet Memurları Konfederasyonu Genel Sekreteri

© 06.10.2025

 

AÇIK ÇAĞRI

01 Büro, Bankacılık ve Sigortacılık Hizmet Kolundaki SİME-SEN ve SAVDES-SEN olarak bizler, "Birlikten Kuvvet Doğar." dedik, güçlerimizi birleştirdik. Gerçek hak ve hukuk mücadelesi için Devlet Memurları Sendikası DMS'yi oluşturduk.

Emekli açlık sınırı altında, memur yoksulluk sınırı altında kıvranıyor.

Kaybedecek ve oyalanacak zamanımız kalmadı.

Artık sıra sizlerde...

Gelin birlik olalım, Devlet Memurları Sendikası çatısı altında buluşalım, haksızlıklardan ve hak gasplarından kurtulalım, adalet, liyakat ve hakkaniyeti sağlayarak insanca yaşam koşullarına kavuşalım.

Daha ne kadar kaybedeceğiz?

Bizim kapımız da gönlümüz de herkese açık.

Gelin bu kayıplara dur diyelim. Birlikte mücadele edelim, birlikte başaralım, birlikte kazanalım.



Tuncay CENGİZ
DMS Genel Başkanı
Kamu Birliği Konfederasyonu Genel Sekreteri

© 08.06.2025

 

TOPLU SÖZLEŞME KAYIPLARI ARTARAK DEVAM EDİYOR.

TÜİK tarafından Nisan 2025 ayı TÜFE oranı %3 olarak açıklandı. Buna göre dört ayda %6,94 enflasyon farkı oluştu.

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Haftalık Ekonomik Durum Raporuna göre ortalama memur maaşının 49.598 TL. olduğu dikkate alındığında; sadece Nisan ayındaki memurun alım gücü kaybı 3.442 TL’yi buluyor. Şubat ve Mart aylarında çıkan enflasyon farkları ile Mayıs ve Haziran aylarında artarak çıkacak enflasyon farkını saymıyoruz bile.

İşte sadece Nisan ayında gasp edilen 3.442 TL ile memurlar kendi bavulunu, sırt çantasını, akıllı saatini kendisi alırdı. Hem de Çin malı olmayandan…



Tuncay CENGİZ
DMS Genel Başkanı
Kamu Birliği Konfederasyonu Genel Sekreteri

© 17.05.2025

 

MEMUR VE EMEKLİNİN EKONOMİK DURUMU BEKA SORUNUDUR

Sayın Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Mahinur Özdemir GÖKTAŞ geçmiş günlerde yaptığı bir açıklamada, “Sayın Cumhurbaşkanımızın her fırsatta dile getirdiği nüfus artış hızının bugünlerde 1,51 ile nüfusun kendini yenileme oranı olan 2,1 nüfus artış hızının altında kalarak alarm seviyesine düştüğünü, yaşlı nüfusun arttığını, 2050 yılından itibaren nüfusun azalışa geçeceğini, bunun iş gücünden istihdama, üretimden milli güvenliğe kadar çeşitli sorunlara neden olacağını, bu kapsamda gençlere evlenme yardımı, düğün salonu desteği, doğum yardımı, kreş desteği, ulaşım ve beyaz eşya indirimi gibi destek projelerinin hayata geçirildiği ifade edilmiştir.

Benzer açıklama Milli Savunma Üniversitesi Rektörümüz Prof.Dr. Erhan AFYONCU tarafında da yapılmış; “Doğurganlık hızının 1965 yılında nüfus planlaması uygulaması ile hızla düşmeye başladığını, felaketin kapıya dayandığını, çok kritik bir duruma geldiğini, genç nüfusumuz var derken ortanca yaşın ağırlıklı olduğu bir nüfus yapısına sahip olduğumuzu, eğer ciddi tedbirler alıp doğurganlık hızımızı en az 2,1'de tutamazsak Avrupa gibi yaşlı nüfus ağırlıklı bir ülke olmaya doğru gittiğimizi, tarım başta olmak üzere hiçbir alanda çalışacak işgücü üretemeyeceğimizi, kendimizi toparlayamazsak bu topraklardaki yaşama kabiliyetimizi kaybedebileceğimizi, bunun gerçek bir beka sorunu olduğunu, birçoğumuzun bunu fark edemediğini ve bu durumun, savaştan bile daha önemli bir tehdit olduğunu” ifade edilmiştir.

Bu açıklamalar ışığında, ciddi bir risk ve tehdit altında olduğumuz doğrudur.

Bu tehdidi bertaraf edecek tedbirler yeterli midir? Biraz da ona bakalım.

Nüfus artış hızı ile ilgili medyada yer alan haber ve yorumlara bakıldığında, gençlere evlenme yardımı, düğün salonu desteği, doğum yardımı, kreş desteği, ulaşım ve beyaz eşya indirimi gibi destek projeleri tam anlamıyla yeterli görülmüyor.

Türkiye’deki ekonomik durumun, anne ve babalarda çocuk sahibi olma kararlarını, dede ve ninelerde çok sayıda torun sevme kararlarını etkilediği anlaşılıyor.

Aslında, nüfus artış hızının düşmesinde en büyük sorun ekonomik kaygılar. Yani geçim sıkıntısı.

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığınca yayımlanan Aralık 2024 ayı kamu sektörü istihdamına ilişkin veriler tablosuna göre, kamuda çeşitli statülerde 5.241.753 çalışan görev alıyor. Çeşitli statülerde yaklaşık 16 Milyon emeklimiz var. Aileleri ile birlikte hesap edildiğinde, yaklaşık 40 Milyon kişiye nüfus edebilecek bir kitle.

Artık beka sorunu haline gelmiş nüfus artış hızının düşmesi sorununa gerçek manada çözüm bulabilmenin yolu; gençlere evlenme yardımı, düğün salonu desteği, doğum yardımı, kreş desteği, ulaşım ve beyaz eşya indirimi gibi destek projelerinden önce, geçim sıkıntısı ve alım gücü kayıpları gibi ekonomik sorunlarını çözmekten ve çocuğuna iyi bir gelecek sunma imkânı vermek suretiyle gelecek kaygısını yok etmekten geçiyor.

Bu nedenle de öncelikle kamu kaynaklarının adil bölüşümü sağlanarak açlık sınırı ile yoksulluk sınırı arasına sıkışmış memur ve emeklileri yoksul sınırı üzerinde asgari yaşam endeksi üstünde ücret ve sosyal yardımlar (kira, ulaşım, yemek, giyecek, eğitim, doğum, ölüm vb. yardımı,) ile bayram, büyükşehir, emeklilik vb. tazminat ve ikramiye verilmelidir.

Memur ve emeklinin durumu artık geçim sıkıntısı boyutunu aşmış, nüfus artış hızına bağlı olarak beka sorunu ve milli güvenlik meselesi haline gelmiştir.

Geç olmadan sesimiz duyulmalı, gençlerin evlatlarına iyi bir gelecek sunma kaygısı giderilmeli, emeklilerimize çok sayıda torun sevme ve bayramlarda harçlık verme imkânı sunulmalı, ülkemizi koruyacak asker ve üretimi devam ettirecek işgücünün devamı sağlanmalıdır.

Tuncay CENGİZ
DMS Genel Başkanı
Kamu Birliği Konfederasyonu Genel Sekreteri

© 17.05.2025

 

Stil Değiştirici

12 Adet Tanımlanmış Renk Kaplama